The Queen’s Gambit, Netflix’in tartışmasız en kaliteli işlerinden biri olmuş. Öncelikle dizinin hikayesi birçok kişinin düşündüğünün aksine bu bir biyografi dizisi değil.
Walter Tevis’in 1983’te yayımlanan aynı isimli romanının ekranlara uyarlanmış şekli.
Hadi gelin sizi biraz dizinin derinlerine indiriyim...
The Queen’s Gambit
7 bölümlük mini dizinin başındaki isimler Scott Frank (Logan, Godless) ve Allan Scott aynı zamanda dizinin senaristliğini de üstleniyorlar. Bill Camp, Thomas Brodie, Harry Melling ve bunlara ek olarak özellikle Isla Johnston oyunculuklarıyla hepimizi büyülemeyi başarıyorlar. Ancak tabii ki dizinin ana karakteri ve bizim de asıl odağımız Anya Taylor Joy’un başarılı oyunculuğu.
The Queen’s Gambit Açılış isimleri
Açılışlar satrancın en önemli noktalarından biridir. Hatta dizide de görebildiğimiz gibi birçok özel açılışın özel adları vardır. Netflix de bu dizisine harika bir açılış ile başlayarak, diziyi izleyenlerin bu diziden ne alacaklarına dair bir haz gösterisi sunuyor.
Bu noktada anlatım bir anda Harmon’ın hayat çizgisinin başına atlıyor. Böylece Beth’in dokuz yaşındaki trajedisine dönüyoruz. Annesi ile yolculuk ettikleri sırada, annesi arabayı başka bir aracın üzerine sürmesi sonucunda ölmesiyle öksüz kalan Beth; Methuen Kız Yetimhanesine veriliyor. Düz ve neredeyse duygusuz bir şekilde bu yetimhanede olanı biteni, kendisini ve çevresini anlamaya çalışıyor Beth.
Bu büyük trajedi sayesinde hayatı birçok anlamdaki dönüm noktasına ulaşıyor. Hayatını değiştirecek olan satrancı öğrendiği hocası, yetimhanenin hademesi Mr. Shaibel Bill Camp ile burada tanışıyor. Yetimhane tarafından dağıtılan uyuşturucu haplar ile beynini ve düşüncelerini yalnızca satranca ve oyunlarına odaklıyor. Bunların hepsinin ötesinde çok yakın bir arkadaşı ve aslında ailesi olan Jolene Moses Ingram ile de burada tanışıyor.
Yılların geçmesiyle büyümeye devam eden Beth, evlat edilerek yetimhaneden kurtuluyor. Yetimhanede oluşturduğu satranç temelli bağımlılık ve trajik olaylarla harmanlanan kişiliğini, hayatta istediği tek şey olan satranca daha da fazla yönlendiriyor. Bu bir kariyer yükselişi olarak evriliyor. Dizi bu sayede spor odaklı yapımlarda olan heyecan ve merak ögesini; kendi içinde anlatının üstüne bir filtre olarak seriyor. Beth, yüksek dozdaki hırsını alkol ve sakinleştirici haplarıyla harmanlayarak yükselişine devam ediyor.
Soğukkanlı ve hırslı Harmony
Harmon’ın tek isteği olan satranç oynamak, üvey annesinin desteğiyle gerçek bir kariyere dönüşüyor. Beth artık Dünya’nın en iyi satranç oyuncuları olan Ruslara karşı oynamak ve kazanmak istiyor. Dizide kurulmuş dünya tarafından oldukça yakından tanınan Beth, oyunlarını berabere bırakmaktan asla haz almıyor.
Bu noktada dizinin en iyi yanı olan Elizabeth Harmon ile izleyicinin arasında kurulan bağdan bahsetmek istiyorum. Anya Taylor Joy’un Beth’in öfkesini, hırsını ve içinde körüklenen ateşini donuk ifadelerine bile sığdırabiliyor. Ek olarak Beth’in hayatının anlatımında kullanılan tasvirler ve göstergeler çok güzel bir birliktelik sağlıyor.
Harmon’ın çocukluğundaki travmalar, bağımlılığının getirdiği yanlış kararlar ve sonuçlar kısaca hayatındaki kontrolsüz olan ve yapamadığı her şey onun için bir hapishane oluyor adeta. Onun bu hapishaneden kurtulma yolu ise sekize sekizlik bir satranç tahtası üzerinde kurduğu üstünlük ve onu tahmin edebilme gücü. Dizide oyunlarından öncesinden çok onların sonrasına odaklanan Beth bunu hatasız olmasını istediğinden yapıyor. En büyük gücü olan bu kontrol aynı zamanda en büyük korkusuna da dönüşüyor zaman zaman.
Feminist söylemler
Dizide feminist yaklaşımlar da mevcut olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Erkek egemen satranç dünyasında Beth üzerinden bir kadın olarak bu algıyı vurgulamaya çalışıyorlar.
En büyük mesaj ise tüm dizi boyunca sürekli olarak Harmon ve çevresindeki insanlara dayatılan erkek egemen bir toplum ve topluluk içerisinde tek kadın olan Beth’in bu normlara karşı yürümesi.
Turnuvada yükseldikçe ise toplum içerisinde değil de turnuvanın en tepesinde olan kişilerde bu cinsiyet ayrımından çok zekâya odaklanıldığını da görmüş oluyoruz.
BETH HARMON İdealleri uğruna savaşan kadın profili
Son olarak söylemek gerekirse Beth zaman zaman dağılıyor fakat yine de kendi ayakları üzerinde duruyor ve sevdiği şey uğruna yönetimi sımsıkı ellerine alıp korkmadan istediğini yapabilmesi için uğraşabildiğini görmek, güçlü bir kadın profili izlemek beni çok mutlu etti. Bence herkes bu diziyi izlerken beth'in azmine hayran kalmıştır.
Karakterin hırs ve tutku ile dolu olması, tüm dizinin kilit noktası gibi. Dramatik yapısıyla ve akıcılığıyla her defasında ne olacak şimdi düşüncesine sokan kuvvetli anlatısı da diziyi daha bir izler kılıyor.